KARALAMAK g. f. 1. Bir yeri, bir kâğıdı vb. karalamak, kalem ya da boyayla çizerek onu kirletmek: Duvarları karalamak. Kitabının sayfalarını karalamak. —2. Bir yazıyı, bir satırı, bir sözcüğü (üzerini) karalamak, üstünü çizerek onu geçersiz kılmak: Yanlış yazdığınız sözcükleri karalamayın, silin lütfen. Üstünü karaladığım satırlar daktilo edilmeyecek. —3. Bir resim, yazı vb. karalamak, onu sanat kaygısından uzak, gelişigüzel çizmek, yazmak vb.: Düşünürken bir ağaç resmi karalamak. —4. Bir kimseyi karalamak, onu kötülemek, ona iftira etmek: Bu iftiralarınla onu karalayamazsın. Meslektaşlarını karalayarak yükselmeye çalışıyor. —5. Bir yazı karalamak, onu çok hızlı yazmak ya da bir konuda yazı yazmak: Bir mektup karalamak. Bu konuda daha önce bir şeyler ka- ralamıştım.
KARALANMAK – KARALAMAK.
KARALATMAK – KARALAMAK.