3 sene önce
3 sene önce

Karantina nedir çeşitleri nelerdir

KARANTİNA (italyanca. çuarantina’dan) Karantinanın

1. Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir ülkeden gelen kişilerin, gemilerin, hayvan­ların ve malların geçici bir süre zorla tec­rit edilmesine dayanan zabıta ve polis önlemidir.

2. Bu süre içerisinde kişilerin, gemile­rin, hayvan ya da malların alıkonduğu yer.

3. Hastanelerde hastaların kayıt ve ka­bul işlemlerinin yapıldığı yer.

4. Karan­tina koymak, bulaşıcı bir hastalık nedeniy­le bir ülkeye ya da bir bölgeye giriş çıkışı bir süre duçdurmak. || Karantinada yat­mak, gemi sözkonusuysa, karantinada alı­konulmak. || Karantinaya almak, bulaşıcı hastalığa tutulmuş hastaları ya da onlarla temas etmiş olanları başkalarıyla temas etmekten alıkoymak için ayrı bir yere koy­mak.

Denizde Karantina bayrağı, sağlık dene­timinden geçmemiş gemilerin pruva dire­ğine çekilen ve bulaşıcı hastalığı işaret eden sarı renkli bayrak. || Karantina tahli­yesi, sağlık bakımından kuşkulu olan bir gemiyi, hastalığın yayılmasını önleyici ön­lemler alarak boşaltma. || ihtiyat karanti­nası, bulaşıcı bir hastalığın yaygın oldu­ğu bir ülkeden gelen gemileri, içinde has­ta olmasa dahi belli bir süre sağlık göze­timi altında tutmak için konulan karantina.

Tarımsal karantina :Kırsal kesimlerde salgın has­talığa yakalanmış hayvanların, hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla, sağlıklı hayvanlardan ayrılarak alıkonduğu yer. (Karantina alanı, bazen tüm köyü kapsar; bir köyde salgın hayvan hastalığının bu­lunduğunun saptanması üzerine bu köye hayvanların giriş ve çıkışları yasaklanabi­lir.)

 Karantina hastalıkları, odakları Dün­ya sağlık örgütü’ne bildirilmesi gereken aşağıdaki altı hastalıktan her biri: kolera, veba, sarı humma, tifüs, dönüşlü humma, çiçek.

TÜRKİYEDE İL KARANTİNA

Türkiye’de karantinaya ilişkin ilk uygulama, Kıbrıs ve Suriye’de başlayan kolera salgını nedeniyle nisan 1835’te başlatıldı. Bu tarihte Çanakkale’de geçici bir tahaffuzhane (koruma evi) kuruldu. Başbakanlık arşivinde bulunan 1837 yılı­na ait olduğu tahmin edilen Karantina 2529 sayılı, tarihsiz bir arz tezkeresinden; Akdeniz, Karadeniz ve boğazların uygun yerlerine, Eflak, Boğdan’a, Anadolu sınır­larına, liman ve ticaret merkezlerine karan­tina uygulanması gerektiğinin padişaha arz edildiği öğrenilmektedir. Bu belge üze­rindeki padişah buyruğundan da bu iş­len yürütmekle Abdülhak Molla, Mehmet Esat Efendi, Selim Satı Paşa ve Dr. M. Bulard’ın görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Türkiye’de ilk kez karantina uygulaması­nın ciddi bir biçimde ele alınışı bu ferman­ladır. Böylece Meclisi tahaffuz (karantina meclisi) adıyla bir kuruluş oluşturuldu, üyeleri 1838’de maaş almaya başladı. Bu kuruluş daha sonra.Meclisi tahaffuzı ula (yüksek karantina meclisi) ve Meclisi ta­haffuz, sani (yüksek karantina meclisi bü­rosu) olmak üzere ikiye ayrıldı. Hariciye nazırı Mustafa Reşit Paşa’nın önerişi üze­rine Almanya, İngiltere, Avusturya, ispan­ya. İsveç, Norveç, Rusya, Fransa, Hollan­da. Belçika, İtalya, Yunanistan, ABD ve İran’ın yolladığı delegelerle Yüksek karan­tina meclisi, uluslararası bir görünüm al­dı (1840). Sonraları Meclisi umun sıhhiye adı verilen karantina idaresi, 1914’te Da­hiliye ve Sıhhiye nezareti’ne bağlanarak Hudut sıhhiye müdüriyeti umumiyesi adını aldı. Mütareke’de Müttefikler tarafından Beynelmüttefikin sıhhi kontrol dairesi adı altında yeniden kurulduysa da Lozan ant- laşması’nın 114. maddesine dayanılarak ortadan kaldırıldı (1923). Yerine İstanbul ve Boğazlar karantina müdürlüğü kurul­du, bir yıl sonra Hudut ve sevahil sıhhiye müdüriyeti adını aldı (1924).

 

 

Paylaşın

Editörün Seçtikleri