RAMAZANOĞULLARI, Adana ve çevresinde önce Memluklar’a, daha sonra Osmanlılar’a bağlı olarak hüküm süren türkmen beyliği (1352-1608). Ramazan- oğulları, XIII. yy.’da Moğollar’ın önünden kaçarak Anadolu’ya gelen Oğuzlar’ın Üçok koluna bağlı Yüreğir boyundandılar. Beyliğin kurucusu Ramazan Bey’in adı ilk kez, 1352’de türkmen beyliğinin Dulkadıroğullan’ndan alınıp Ramazan Bey’e verilmesi dolayısıyla geçer; Dulkadıroğulları beyi Karaca Bey Memluklar’a karşı ayaklanan Halep valisi Bayboğa ile birleşmiş, daha sonra da kendisine sığınan Bayboğa’yı teslim etmemişti. Bunun üzerine türkmen beyliği, Dulkadıroğullan’ndan alınıp Ramazan Bey’e verildi. 1354’ ten önce ölen Ramazan Bey’in oğlu ve ardılı İbrahim Bey, Karamanoğulları ve Dulkadıroğulları ile birlikte Memluklar’a karşı ayaklandı; ancak kardeşi Kara Mehmet ile birlikte yakalanarak öldürüldü (1383).
Yerine geçen kardeşi Şıhabettin Ahmet (1383 -1417), Karamanoğulları’nın elinde bulunan Tarsus’u aldı (1415) ve oğlu İbrahim’e verdi. 1417’de öldüğünde Adana’nın yanı sıra Sis ve Payas kentlerine de egemendi. Ardılı İbrahim Bey II, Memluklar’ın eline geçen Tarsus’u kuşatması üzerine memluk sultanı tarafından beylikten azledildi ve yerine kardeşi Hamza Bey atandı (1418). Ancak Hamza Bey Adana’da egemenliği süren İbrahim Bey’e karşı bir şey yapamadı. Karamanoğulları ile birlikte Memluklar’a ve Dulkadıroğullan’na karşı mücadeleyi sürdüren İbrahim Bey, sonunda müttefiki Karamanoğulları tarafından Memluklar’a teslim edildi ve öldürüldü (1427).
Öte yandan, 1526’da ölen Hamza Bey’in yerine oğullarından Mehmet Bey I atandı (1428). Bu tarihten 1480’e kadar beyliğin başına kimlerin geçtiği kesin olarak bilinememektedir. Bu arada Eylük, Dündar, Ömer, Davut beylerin adı geçer. 1480’de beyliğin başına geçen Halil Bey’i Mahmut (1510-1514), Selim (1514-1517), Kubad (1517), Piri Mehmet (1517-1568), Derviş (1568-1569), İbrahim III (1569 -1586), Mehmet II (1586-1606), Pir Mansur (1606-1608) izlediler. Selim l’in Mısır seferinden (1516-17) sonra Ramazanoğul- iarı tümüyle osmanlı korumasına girmiş ve beyler İstanbul’dan atanmaya başlanmıştı. 1608’de Pir Mansur’un beylikten çekilmesi ile Adana doğrudan osmanlı eyaleti oldu.
—Mimari özellikleri :Adana ve çevresinde toplanan ramazanoğulları yapılarında zengi ve memluk etkileri, özellikle renkli taş bezemelerde belirgindir. Mimari ayrıntılarda ve çini süslemelerdeyse Selçuklu ve osmanlı mimarisinin etkileri görülür. Taş duvarlar üzerine tuğladan küresel bingili kubbeyle örtülü, kare planlı bir yapı olan Akça mescit’ in (1409) mukarnaslar, kabartma rumi ve hatayiler, kuş ve aslan figürleriyle süslü taçkapısı Selçuklu üslubundadır. Türbe ve medreseyle birlikte külliye oluşturan Ulu cami (1513-1541), siyah-beyaz taş örgülü avlu kemerleri ve döşemeleri, siyah, beyaz, kırmızı mermer bordürlü mihrabı (içi İznik çinileriyle kaplıdır), mermer minberi, dört köşeli kaide üzerinde sekizgen gövdeli, sekiz küçük sütuna oturan külahla örtülü minaresi ile zengi ve memluk etkilerini yansıtan önemli bir yapıdır. Mavi, kırmızı, firuze renkli rozet, kıvrıkdallar, nar çiçeği ve hatayilerle süslü çiniler ise İznik ürünüdür. Ulu cami’nin D.’sundaki medrese, ağızları açık ejderha kabartmaları, yukarı doğru daralan, mukarnaslı konik kulesi ile Mezopotamya-lrak kökenli Selçuklu geleneğine bağlanır.