RÖNTGENCİLİK a. 1. Gizlilik gerektiren davranışlar (cinsel ilişkiler, tuvalet, büyük aptesini yapma, işeme) sırasında bir başkasını ona belli etmeden gözetlemek alışkanlığına dayanan, dürtünün amacından sapması biçimindeki cinsel sapma. (Bk. ansikl. böl.) —2. Arg. Başkalarını, özellikle de kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı.
—Ansiklopedi. Psik. Röntgencilikte cinselleşen, bakıştır. Röntgenci, kendini tümüyle gizlice gözetlemek istediği sahneye kaptırmış, hareketsiz bir seyircidir. Genellikle gösterilmeyen bir şeyi bakışıyla yakalamak röntgenciye yeten bir zevktir. Ancak bu zevk her türlü şiddet biçiminden arınmış da değildir; çünkü röntgenci için önemli olan, görülen kimsenin duyduğunu tasarladığı alçalmadır. Nitekim haberi olmadan seyredildiğini fark eden kimse, bundan anlatılmaz bir rahatsızlık duymaktadır. Bu durum röntgenciliği sadizme yaklaştırır, ama röntgenci, sadik eyleme geçmekten sakınır. Röntgencilik fetişizme de benzetilmiştir, çünkü röntgencinin doymak bilmez görsel araması, cinsiyetlerin ayrımı ve kadında penis yokluğunun fetişist yadsınması sorununa götürür. Lacan, röntgencide bakan biri olma, dolayısıyla başkasında tasarladığı utanç ve alçalmanın kendisine yüklendiğini görme olanağının önemli bir rol oynadığını belirtir. Tipik ve düzenli biçimiyle röntgencilik, özellikle erkeğe özgü bir alışkanlıktır. Kadında, özellikle geçici ve düzensiz bir nitelik taşıdığı sanılmaktadır.
RÖNTGENLEMEK g f. Arg. Bir kimseyi, bir yeri röntgenlemek, ona, oraya gizlice, sezdirmeden bakmak; dikizlemek, dikiz etmek.