SEMAİ sıf. (ar. sema” ve -/”den sema”i). Esk. Bir kurala bağlı olmayan, işitilerek öğrenilen sözcük için kullanılır.
—Ed. Halk şiirinde heceyle ya da aruzla söylenmiş iki ayrı nazım biçimi. (Bk. an
sikl. böl.) || Ayaklı semai, mefâîlün mefâî- lün mefâîlün mefâîlün (
——————- ) kalıbıyla söylenmiş dizeleri mefâîlün mefâîlün ( )
kalıbında birer ziyade mısra izleyen semai. {Yedekli semai de denir.)
—Folk. Semai kahveleri -»ÇALGILI* KAHVE.
—Sey. oy. Gölge oyununda, göstermelik gergiden kaldırıldıktan sonra Hacivat’ın söylediği şarkı.
—ANSİKL. Ed. Hece vezniyle söylenmiş semai, duraklı ya da duraksız 8 hecelidir. 3-5 dörtlükten oluşur. Uyak düzeni koşma gibidir. Sevgi, doğa, güzellik gibi konuları işler. Kendine özgü ezgisiyle okunur. Aruzla söylenmiş semai ise mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün (
——————- ) kalıbıyla gazel, murabba, muhammes, müseddes gibi biçimlerdedir.
SEMAİYE sıf. (ar. semâT’nin dişi, se- ma”iyye). Esk. Duymaya, işitmeye dayalı, belli bir kuralı olmayan: Kelimat-ı semaiye.
SEMAİYE -» SEMAVİYE.
SEMAİYİHARBİ a. Müz. Türk müziğinde eskiden cengiharbi usulüne verilen ad.